İş dünyasındaki sunucu ortamlarda sürekli haşır neşir olduğum linux işletim sistemi, son yıllarda container ortamların iyice yaygınlaşmasıyla birlikte yol arkadaşım oldu.
Kişisel bilgisayarımda Linux işletim sistemine taşınmak, uzun süredir aklımda olan planlardan biriydi. Bunun en önemli nedeni, bilgisayrımda yaşadığım kaynak yetersizliğiydi. Bu yetersizliğin en önemli nedenlerinden biri de Windows işletim sistemi üzerinde Linux tabanlı araçlarının kurulabilmesi için yüklenen sanallaştırma platformlarıydı. Bir süre sonra windows üzerinde terminali bile linux tabanlı kullanmaya başlamıştım. O halde uzun süredir kullandığım Windows işletim sisteminden Linux ortamında bir desktop dağıtıma geçme vaktinin geldiğine karar verdim. Community desteğinin de geniş olması nedeniyle seçimim Ubuntu desktop oldu.
Linux dünyasına geçmeden önce geliştirme araçlarımın linux desteğini inceledim ve artık geçişi başlatmaya karar verdim. Refus programı ile bir USB kurlum olşuturdum ve yedekteki SSD diskim üzerine kurulumu yaptım.
Windows çok kullanışlı ve alışık olduğum bir işletim sistemi olması nedeniyle, Linux desktopa alışamam bir hafta kadar sürdü. Kurulumlar, dosya sistemi, sürücülerin tanıtılması vs. derken bir hafta sonunda acemiliğimi atmış oldum. Server versiyondan alışık olduğum için bir çok kurulumu terminal ile yapmaya çalıştım.
Performans konusunda gayet memnun kaldım. Windows üzerinde container ortamlarda ayağa kaldırdığım araçları Linux üzerinde kaldırdığımda kaynak kullanımı neredeyse %50 civarında fark ettiğini gördüm. Bilgisayarın rahatlamasıyla bende rahat bir nefes almış oldum.
Sonuç olarak, eğer geliştirme değil de ofis veya ev amaçlı bir desktop işletim sistemi seçecek olursam yine windows tercih ederdim. Ancak yazılım ve mühendislik amaçlı kullanımda Unix tabanlı bir işletim sistemini (Linux veya Mac) tercih ederim.